Neden Boğa ?

Bir zamanlar insan, doğanın efendisi olduğunu sandı. Dağları deldi, denizleri kesti, yıldızlara ulaştı. Ama bir şeyi unuttu: gücün kaynağını.

Boğa, o unutulan kaynağın sembolüdür. Toprağın altındaki kök kadar derin, gökyüzündeki şimşek kadar kudretlidir. Ne yalnızca vahşi bir hayvan… Ne de sıradan bir simge.

Boğa, yaratılışın iradesidir — sabrın, gücün ve bilincin birleştiği noktadır.

Boğa; saldırmaz ama kimseye eğilmez. Sükûnetinin altında fırtına, bakışının ardında sonsuz irade yatar. Kutsal metinlerde, mitolojilerde, tanrılarla birlikte anılmıştır: Mısır’da Apis, Mezopotamya’da Anu’nun gücü, Gök Türklerde kudretin simgesi olmuştur. O, göksel enerjinin yeryüzündeki tezahürüdür.

Ve işte bu yüzden ULU bir boğayı taşır. Çünkü ULU, insanın içinde yeniden o kudreti uyandırmak için doğmuştur. Her üründe, her tasarımda, her fikirde; boğanın sabrını, kararlılığını, kudretini taşır. İnsanlara şunu hatırlatır : "Gerçek güç, bağıran değil — hükmeden sessizliktedir.”

ULU ; ne bir marka, ne bir isim, ne de bir varlıktır. O, insanın ruhuna işlenmiş kudretin simgesidir. Her insanda uyuyan o derin gücü, o unutulmuş iradeyi yeniden hatırlatır.

Boğa ise bu gücün biçimidir — sarsılmaz, kutsal ve sonsuz.